Yazık ki kavram ingilizceden çevrilirken heba olmuş. Doğal ebeveynlik başlığı ürkütücü bence. Doğal ne demek? Kime göre doğal? Herkesin içinden geldiği gibi bir ebeveynlik geliyor benim aklıma. O da eşittir annenizden babanızdan gördüğünüz gibi demek. Hayır biliyorum, eninde sonunda, istesek de istemesek de, 1gün bizler de kendi ana babalarımıza benzediğimizi farkedeceğiz. Bunda kötü 1 şey yok aslında ama her ana babanın da mükemmel olduğunu düşünmek 1az hastalıklı 1 bakış açışı gibi. O zaman bu doğal ebeveynlik başlığı ne yazık ki bana "Olduğunuz gibi doğal olun, en iyisi sizsiniz; kendini beğenmiş, kendiniz gibi 1 nesil yetiştirin" diyor. Yani gerçi iyi 1 niyet de var bu başlıkta ama ne yazık ki tam anlamıyla çeviri kurbanı olmuş.
Biz gelelim bu ebeveynliğin gerçekten nasıl 1 şey olduğunu incelemeye. Attachment yani bağlanmak bebeğin doğduğu zaman kendinden başka bir insanla olan ilişkisi kısaca (bkz. Brain Rules, John Medina). Bunun farklı farklı aşamaları var ve attachment parenting (AP) secure attachment yani güvenli bir bağlanmayı hedefleyen ebeveynlik biçimidir (bkz. Beyond the Sling, Mayim Bialik). AP'nin en çok tanınan isimleri olan Sears ailesi de bu ebeveynliği bebeğe ve onun kendi ihtiyaçlarını size anlatabileceğine inananarak, mümkün mertebe bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak olarak tanımlıyor (bkz. Attachment Parenting, William Sears and Martha Sears). Kendini bu ebeveynliğin yayılmasına adayan karı koca 7 temel ilke sunuyorlar: doğumla ilgili kendini eğitmek, bebek ağladığında bir nedeni olduğuna inanmak, bebeği anne sütüyle emzirmek, bebeği üzerinize giymek (yani Türk usul düşünürsek onu kucağa alıştırmak), bebeğinizle beraber uyumak (bu aynı odada uyumak anlamına da gelebilir veya yatağınızda beraber uyumak anlamına da), hayatınızda denge sağlamak, ve bebek eğiticilerinden uzak durmak. Bunların her biri teker teker uzun uzadıya açıklanabilir tabi ama bence siz onun için benim dediğime kanmayın ve kendiniz okuyun (http://www.askdrsears.com/topics/parenting/attachment-parenting/what-ap-7-baby-bs). Burdaki amaç bebeğin sizi manipüle edemeyecek kadar küçük olduğunu anlamak ve ağlamasının 1 sebebi olduğunu kabul etmek. Evet, mesela bebek gerçekten kucağınıza aldığınızda susuyor olabilir; ya da "iyi alıştı bu da yaaa kucağa" diye sizin kollarınıza kıran girmiş, kaslarınız zonk zonk atıyor olabilir. Ama yapılan bir çok araştırma gösteriyor ki bebeklerin kucağa alınmak istemesi de ihtiyaçlarından birisidir (yine bkz. Medina ve Sears ailesi). Çünkü bebekler dokunmayla büyüme hormonu salgılar ve beyinleri gelişirmiş. Yani bebeğinizi kucağınıza alıştırmaktan korkmayın demek istiyorlar.
Bunun yanında AP International da 8 temel ilke sunuyor bu ebeveynlik için. Sears ailesine benzer ilkeler ama dilini daha özenli seçmiştir bence. Bu sayede AP bir formül gibi değil de uygulamak isteyen herkese yardımcı olacak şekilde tanımlanmıştır. Mesela bebeğinizi emzirin demez de bebeğinizi sevgi ve saygıyla besleyin der. Buna ek olarak diğer ilkeleri de sevecen dokunuş, güvenli uyku, sürekli sevgiyle ilgi, positif disiplin, ve kişisel ve aile zamanında dengedir (http://www.attachmentparenting.org/principles/principles.php). Aslında okuyunca mantıklı gelir bütün bu ilkeler. Sanırsam çevirmenin de bu ebeveynliği "doğal" olarak tanımlamasındaki çaba da burdan kaynaklanmaktadır. Peki her şey bu kadar mantık çerçevesine uygun da niye böyle 1 ebeveynlik üzerine kitaplar yazılıyor dersiniz? Hepimiz çok sevmiyor muyuz zaten bebeğimizi, öpüp koklamıyor muyuz? Ne gerek vardı ki şimdi buna 1 isim koymaya, üzerine makaleler, kitaplar yazmaya?
Aslında bütün bu ilkelerin sebebi farkında olmadan etrafımıza işlemiş, yaygınlaşmış, garipsemeyeceğimiz kimi ebeveynlik alışkanlıklarının bebek gelişimi için pek de faydalı olmadığını göstermek için var. Mesela: "koy yatağına uyur o kendi,""aman her ağladığında kucağına alma canım sen de," "bebekler ağlar işte öyle hep, sen napabilirsin ki?" AP bu farketmediğimiz yerleşik düşüncelerin değişebilmesi umuduyla tek tek anlatmış bence neden bebeğinizi yatağına koyup gitmemenizin daha iyi olacağını. Ya da neden bebeğinizi kucağa alıştırmanın aslında 1 zararı olmadığını. Her ağladığında çare olamıyorsunuz tabi bebeğinizin ağlamasına; ama yüreğinizi katılaştırmayın bebeğinize karşı diyor AP. Ağlıyorsa bir ihtiyacı vardır; bebeğinizin beyni daha sizi manipüle edemeyecek kadar saftır hala.
Tabi bu ebeveynliğin tam karşıtı da var. Ve 2si kafa kafaya çatışıyorlar bebeğin nasıl yetiştirilmesi gerektiği konusunda. 1az da sidik yarıştıyorlar illa ki "bizim bebegimiz daha akıllı, daha özgür, daha bilinçli, daha anlayışlı, daha bıdı bıdı" diye. Bunun cevabını bilmek imkansız -- elimizde ikizlerinden 1ini öyle 1ini böyle yetiştirmek için denek olmak isteyen anne yoksa tabi. Benim de bebeğim henüz çok küçük olduğundan ben de atıp tutamam "Benim bebeğim aya gidip de döndü yaaa" diye. Sadece içgüdüsel olarak bebeğinize güvenmek (onda bir art niyet aramamak - 1 derdi yoksa niye ağlasın ki yavrucak diye imdadına koşmak) karşılıklı güven hissi yaratır gibi geliyor bana. İnşallah bebeğinizle daha uzun uzuuuuun yıllar var önünüzde, bu ilişkinize güven duygusuyla başlamayı yeğlemez miydiniz? O zaman AP'yi okuyun 1az, bakalım size de hitap edecek mi?
No comments:
Post a Comment