Wednesday, November 20, 2013

Hamilelik 9 Aylık 1 Prenseslik

Periyodundan bir gün sonra bir heyecanla "ay oldu mu dersin Behçet" sorusunun cevabını aldığı an bir annenin en mutlu anlarından biri. Çağımızın pek dahiyane buluşu (?!) gebelik testi plastik çubuğu önce paketinden çıkarır, içini bir güzel okur anne aday adayı. Velhasıl bu kadar okumaya atomu da bölerim diye düşünürken, oturup üstüne işersiniz bu plastik çubuğun. Derken yavaş yavaş çizgiler çıkar. 2 çizgiyse hamilesinizdir. Allaaaaah be! O anda insan bir şaşkına dönmüyor mu? "Ay napsam ki şimdi!" diye kendinizi tuvaletten dışarı atıyorsunuz. En eğlenceli kısmı da bu haberi eşinize vermek. O andan itibaren 9 aylık 1 prenseslik süreci başlıyor. Sadece eşiniz de değil üstelik, bütün akrabalarınız, arkadaşlarınız, hatta sokakta tanımadığınız insanlar bile sizin önünüzde el pençe divan. "Ülen insanlığın benim doğurduğum bebeğe bu kadar ihtiyaci var demek, vay anasını" diye şişip duruyorsun tabi sen. Halbuki onlar seni bekleyen zorluklar için önden moral deposu yapıyormuş senin haberin yok. Markette kapını mı açanlar, sokakta sana gülümseyenler mi, eş dost yemeğe çıkaranlar mı; vur patlasın çal oynasın yani. Artık sen hayal gücünü zorla.  Tabi o 9 ay boyunca sen hep aklından "Ne güzel işmiş bu; ben iyisi mi hep hamile kalayım" diye geçiriyorsun. 

İlk 3 ay en sevimsizi. Hem karnın yok ki bu dış dünyanin sonsuz ilgisinin tadını çıkarasın; hem de ya miden bulanıyor ya da yorgunluktan sağda solda uyukluyorsun. 3 ay diyorlar da o kadar da değil aslında; teknik olarak 2 ay. Ben yorgunluktan bitap geçirdim bu süreci; bulduğum her an uyuyordum. Öyle ki uyku ve uyanıklık döngüsünü değiştirip 13 saat uyuduğum günü bilirim (tabi ben bunu yapabilecek şansa sahiptim). Bu 2 aylık süreçte pek moralinizi bozmayın kusuyorum, uyuyorum diye. John Medina'ya göre bebeğin sakinliğe ve sükunete ihtiyaç duyduğu en önemli zamanlar olduğundan böyle geçiyor bu aylar. Bebeğin beyninin oluşumundan dolayı biraz kafasını dinlemeye ihtiyaci varmış. O yüzden annenin dış dünyayla olan bağlantısının fişini çekiyor bebek bu 2 ay. Bunun detaylı güzel açıklamasını okumak isterseniz ben sahneden çekileyim siz Medina'nin Brain Rules for Babies'ini okuyun. (http://brainrules.net/brain-rules-for-baby)

3 aydan sonra keyifli zamanlar başlıyor. Hem size 1 enerji geliyor - tutabilene aşk olsun. Sokak sokak gezesiniz var. Hem de yavaş yavaş karnınız büyümeye başlıyor. Hele de benim gibi şanslıysanız eşiniz de bu ara sizi pek şımartıyor. Bu ara stresli bir tek süreç var. O da DNA testleri. 1 milyonda 1 çıkacak 1 ihtimal için kan, ter, gözyaşı döküyorsunuz. Olmaz olmaz gelir bana olursa diye kabuslar görüyorsunuz. Şaka değil ben o ara kan revan içinde bebek doğuruyordum kabuslarımda. İnanın ki asıl doğumum bile bu kadar kanlı geçmedi. 

Bu andan başlamak üzere hamilelikte yapmanız gereken en önemli şey: tadını çıkartmak. Elinizden geldiğince kendinizi mutlu etmek, stresten uzak durmak. Sebep: yine bakınız John Medina'nın kitabi. Ara ara kendinize kadın sabah programlarında olduğu gibi "ne kadar şanslı olduğunuzu ve mutlu olmak için elinizde binlerce sebep olduğunu" hatırlatın. Diliyorum ki siz de benim gibi sevdiğiniz ve sevildiğinizi bildiğiniz birinden isteyerek bebek sahibi oluyor durumda olasınız. Eh bu bile kendi başına mutlu olmanıza yetecek bir şey, değil mi? Şimdi içinizde "Kızııım benim iş çok stresli yaaa, öyle dediğin gibi toz pembe değil bizde her şey" diyeni vardır eminim. Haklısınız. Herkesin derdi neşesi kendine. "En uzağa ben gittim, en çabuk da ben döndüm" diye sidik yarıştıracak değilim. İşte eninde sonunda sizin bakış açınıza kalıyorsa diye benden söylemesi. 

Aman diyim ha "2 kişi için yiyorsun sen" diye size gazı veren, sizi çok seven annenizin tuzağına düşmeyin. Hamilelikte ekstra ihtiyaç olan kalori 500müş: 1 bardak az yağlı süt ve 2 3 adet bisküvi yani. O aldığınız kilolari vermekten değil bu uyarım: doğumunuz kolay olsun diye. Ama 2 kişi için şöyle yiyorsunuz: besin değerleri yüksek şeylerle beslenin. Hayır sanmayın ki yine bebeğinize 1 şey olacak aksi takdirde. Bebekler bedenimizdeki en iyi parazitlermiş: onlar kendi ihtiyaçlarını sizden söke söke alırlar; olan sizin dökülen dişlerinize olur. O yüzden hamilelik süresince ve hatta hamile kalmadan öncesinden başlayarak vitamin kullanın. Hem bebeğinizin beyin gelişimi hem sizin güzel dişleriniz için. Bir de tabi 2 kişilik beslendiğiniz bebek gelişimini olumsuz etkileyen maddeler var: alkol, sigara, uyuşturucu gibi. Aklın yolu 1 ama kendini ve bebeğini denek olarak kullanıp her gün 1 kadeh şarap içip doğacak bebeğine hiç bir şey olmayacağına inanan bir annenin yazısına denk gelmiştim bir gün bir dergide. Bende böyle bir şeyi deneyebilecek g.t yok. Sebebiyse olası şu senaryo: "Aaa sizin bebeğin dalağı yok." "Nasıl yani?" "Şarap aldı götürdüüüü, satamadı getirdiii." Onun dışında normal yemenize içmenize devam edin, bu zamana kadar beklediyseniz (hani onca sinir bozucu hastalığı buna bağlıyorlar ya) artık yediğiniz makarnayı pilavi 1 tabak fazla sebze ve meyveyle değiştirin. Bakmayın tabi böyle dediğime. Ben Türkiye hasretinden annemin geldiği hamileliğimin 3. ayına denk gelen zamanda 4 kilo aldım. Zaten bütün hamilelikte 15 kilo almıştım. Bu arada hamilelikte esas son zamanlarda kilo alınır. Düşünün artık ben o 3. ayda ne yediysem. Her gün 1 oturuşta toptan 1 danayı tek başıma yedim herhalde. 

Hamilelikte yapabilceğiniz en kolay ve faydalı diğer şey de bol bol hareket etmek. Hadi bizim kültürümüzde yok sırtımıza çantamızı takalım bu hafta sonu haydi bir Ağrı dağına tırmanalım ya da koşuya gidelim filan. Ama yine de yürümeyi seviyoruz. Şöyle bir sahil boyunca ya da alişveriş cenneti her şehrin turistik sokaklarında boydan boya yürüyün. Ama öyle kanı gibi değil de arkanızdan atlı kovalarmış gibi yürüyün  En iyisi hamile olmayan ve amacı spor yapmak olan birini yanınıza alın. Onun yürüyüş temposuna kendinizi ayarlamak için çabalarken baya bir form tutarsınız. 

Hamilelikte bebeğiniz, kendiniz ve hatta eşiniz için yapabileceğiniz en büyük iyilikse hamilelik sırasında gideceğiniz 2 derstir (ya da bu konuda kendinizi 1 şekilde eğitmektir). Bunlar: doğum ve emzirme dersleri. Her 2si de hem sizin, hem bebeğinizin, hem eşinizin oldukça büyük bir zamanını ve enerjisini çatır çatıııır yiyecektir. Eğer benimki gibi modern, sevgi dolu, yardımcı ve aslan yürekli bir eşiniz varsa mutlaka bu 2 derse de eşinizle gidin. "Hayır benim emzirme dersinde ne işim olacak, bari ona gelmeyeyim" diye bir anlık bir tepki verebilirler. Ama biz gördük ki en çok eşinizin faydası oluyor emzirme uğraşlarında ve bilinçli bir babanın bebeğe daha çok yardımı dokunuyor tabiki de. Doğum dersinde bu işin pek de kolay olmadığını gördüm ben. "Amaaaan bunca yıldır milyarlarca kadın yapmış ben de yaparım" diye girdim derse. Çıktığımda 2 hafta kendime gelemedim "Nasıl yapçem ben ya bu işi" diye. Bir de hayatımda ilk defa videodan da olsa bir doğum izledim. Bazen cehalet en büyük özgürlük diye düşünüp bu dersten koşa koşa kaçmak istedim. Ama çok komik anlar yaşanıyor bu derste. Sırf onun deneyimi için bile gidilir. Mesela karnı burnunda 10 kadın doğum videosunu izleyince hormonların ve mesaneye basan bebeğin etkisiyle kendini koyuverir, videodaki kadın doğurduğu an ağlamaya başlarlar. Yanlarına da bir kaç eş de katılınca sulu gözlerle pek sevimli bir sahne oluyor. İçiniz kaynıyor, ne yalan söyleyeyim dünyaya umutla bakmaya başlıyorsunuz. Bu gazla dünya barışına bile inanıp politikaya girersiniz o denli yani. Bir diğer komik an da da emzirme dersinde eğitimi veren kadın "Uygulamalı dersimize hoşgeldiniz" dediğinde kocanıza bakamamanızdır.  İçinizden "Ah iyi b.k yedim kocamı buraya elalemin memesini göstermeye getirdim" diye geçiriyorsunuz; kendinize etmediğiniz küfür kalmıyor. "Hadi bir de işin kötü tarafı bu yaşlı kadının memesini görüp de iyice memeden soğutursam onu allaaaahh o zaman işim iş! Tüüü rezilim reziiiil." Ama korkuya mahal yok; ortalıkta yapma bir meme dolanıyor. Gerçi her yerin dersi farklıdır da bizim uygulama mememiz insani herhangi bir uzva bile benzemiyordu. Bu arada en iyi emzirme desteğini La Leche League'den alabilirsiniz. (http://www.lllturkiye.orgAyrıca web sitelerinde de baya içerikli bilgi bulabilirsiniz emzirmeyle ilgili bir kriz anınızda. (http://www.llli.org)

İşte böyle bir o ders bir bu aş erme derken 9 ay geçiveriyor. Tadını çıkartın bence. Sona dogru "Nasıl çıkaracağım iğne deliğinden karpuzu ben" diye karabasanlar basıyor tepenize. O kısmını da anlatacağım elbet. Spoiler olmasın da karpuz iğne deliğinden çıkar mı çıkıyor hakkaten - hani hikayenin sonunu bilmiyorduysanız. 

No comments:

Post a Comment